
70’li yılların sonlarında Dünya’da yaşanan petrol krizi plak endüstrisini ciddi bir şekilde etkiliyor. Plak hammaddesinin azalması karşısında Avrupa’da ve Amerika’da firmaların, plakların gramajını düşürerek, kalitesiz bir şekilde basarak piyasaya sürmesi de bu döneme denk geliyor. Bu krizden elbette o dönemin müzik ve plak piyasasının Türkiye’deki kalbi olan Unkapanı‘da nasibini alıyor. Unkapanı eski plakları eriterek yeniden hammadde üretmek gibi bir yola başvuruyor. (Başvuracakları bu yöntem, Türkiye’de yıllarca süregelecek olan plak kıtlığının da sebeplerinden biri olacaktı.)
1979 tarihli Hey dergisinde tam da bu konu ile ilgili ilginç bir haber var. Arabesk – rock konsepti ile stüdyoya giren Ersen ve Dadaşlar, “Hatamızı Bilmeden Çekiyoruz” uzunçalarını kaydederler. Fakat üretim aşamasına gelindiğinde hammadde sorunu ile karşılaşırlar. Bunun üzerine LP’yi kendi imkanları ile doldurmaya karar verirler. Bebek’teki “La Boheme” adlı plakçı dükkanının camına “Eski ve hurda plaklarınız alınır” yazılı bir ilan asarlar. Bundan sonrasını sanatçı şöyle anlatıyor:
“Gerçekte benim istediğim eski değil hurda plak. Müzikseverlerin pikaplarına koyup da çalamayacakları plakları topluyorum. Bilindiği gibi piyasada plak hammaddesi bulunmuyor. Bu yüzden plak yapılamıyor. Bazen karaborsa olarak bulunuyor ama oda çok pahalı oluyor. Şimdilerde uygulanan bir yöntem var. Eski plakları yeniden eritiyorlar ve bunlar yeni plak haline getiriliyor. Kendi plağımı kendim yapacağım. Şimdilik hammaddesini topluyorum. Plakları çok ucuz alıyorum. Tanesine 3,5 ila 4₺ veriyorum. Şimdilik 4000 plağım birikti. Önümüzdeki günlerde bu plaklarla fabrikanın yolunu tutacak, herkes hammadde yok diye kıvranırken, ben rahat rahat plağımı yapacağım.”
Kaynak: Mihrimahsahaf.com
Kapak görseli: Türkiye Rock Tarihi arşivi